Bir duygu durumuna geri dönüp durduğumu hatırlıyorum. Benim için hem geri dönmemek üzere denize açılmak gibi, hem de uzun bir yolun ardından karayı ilk defa görmek gibi.
2017 yılında, beni bekleyen şeylerden habersiz olarak sadece psycehedelic rock dinleyip eve dönmeyi planladığım bir gecede sahne ruhuyla tanıştığım, keşfettiğim günden beri Türkiye'de dinlemekten en çok zevk aldığım, bir sürü farklı tarza ve türe parmağıyla dokunan Dehan Kılınçarslan geçtiğimiz aylarda birbirinden özgün ruha sahip yeni parçalara imza attı. Mayıs'ın son günlerinde sıcaktan mayışmış, tatilin gelmesini beklerken Hazal Döleneken ile birlikte çıkardığı Avocado Slim parçası, soft- deneysel müzik ihtiyacımı oldukça doyurarak önümüzdeki aylarda yapacak olduğum büyük küçük her işte arkada bana eşlik edecek yoğun bir parça oldu.
Müzikte enstrümanlarabirer dil adayıp kalbiyle dinleyenlerin de bildiği gibi sözsüz müzik yapmak; cümlelere sığınmadan bir hikayeyi, bir duyguyu etkileyici bir şekilde alıcıya aktarabilmek zor bir iştir. Sözlü veya sözsüz olsun, her parçada mutlaka bir diyalog işitiriz. Avocado Slim'i bu kadar beğenmemin en güçlü sebeplerinden biri de tam bu noktada ortaya çıkıyor. Şarkının başından sonuna kadar ritimlerin ve enstrümanların kendi aralarında yoğun bir diyaloğa girip cümlelere ihtiyaç duymadan bir hikaye anlattığını hissediyorum. Dinlerken zevk almanın yanında en çok yoğunlaştığım konulardan biri de parçanın içinde yarattığı, dinleyicinin içine işleyen diyalog oldu. Bu enstürmanlar aralarında neler fısıldaşıyor? Tatlı bir tınlamayla klavyeyi karşılayan davul, basın girmesiyle ona nasıl ayak uyduruyor? Kim kimi yönlendiriyor ve ne anlatıyorlar birbirlerine? Tabi ki işleri bu kadar karmaşıklaştırmak zorunda değiliz. Bütün soru ve cevapları bir kenara bıraktığımızda, Avocado Slim tek başına bile akşam kanepede gözümüzü kapatıp birlikte yoğunlaşmak, veya sıcak bir yaz gününde gölgede dinleyerek tadını çıkarmak için lezzetli bir deneyim sunuyor bize. Fakat ben yine de ben bu avokado aromalı parçaya dair birkaç şeyi çok merak ettim, hem kendi merakımı gidermek hem de sizlerle bu şarkının küçük hikayesini paylaşmak için Dehan ile röportaj yaptım. Gelin birlikte sorularla bu parçaya yoğunlaşalım!
-Hazal ile birleşip bu projeyi yapma fikri nasıl oluştu? Bir hikayesi var mı?
"Bu şarkı gerçekleşmesi kaçınılmaz pek çok tesadüfün, doğru sıra ile gerçekleşmesiyle ortaya çıktı. Ben şarkıya başlamış, şarkıyı düzenlemiş ve kaydetmiştim, şarkı bir nevi şimdiki formunu almıştı. Hatta yavaş yavaş bitirmeye başladığımı hissediyordum. Yine de eksik bir şeyler vardı, tam olarak ne yöne gitmem gerektiğini bilmiyordum. Hazal’la çok katmanlı bir ilişkimiz var, hem yakın arkadaşız, hem birbirimizin öğretmen-öğrencisiyiz, yer yer iş arkadaşıyız, komşuyuz gibi aynı şeylere odaklanabilmemizi sağlayan pek çok unsur var. Arada da buluşur, kahve alıp yürüyüş yaparız. Hazal’a da şarkıyı ilk kez sahilde yürüyüş yaparken dinlettim. Sonra bir bakmışız Hazal’ın banyosunda trombon kaydediyoruz."
-Şarkının bu tatlı ismi nereden geliyor?
"Şarkının ismi de tamamen tesadüf eseri ortaya çıktı. Hazal’ın Instagrama attığı bir story ile ilgili şakalaşırken sıraladığımız rastgele kelime öbeklerinden biriydi. Avocado dilim, avocado film vs derken Avocado Slim çıktı ortaya. “Çok iyi isim bu ismi bir yerde kullanmamız lazım.” Sırf bu ismi kullanmak için yeni projeye girişesim bile geldi :D
-Yaratma aşamasında etkilendiğiniz bir olay veya tutunduğunuz bir duygu oldu mu?
"Bir olaydan ziyade, bir duygu durumuna geri dönüp durduğumu hatırlıyorum. Benim için hem geri dönmemek üzere denize açılmak gibi, hem de uzun bir yolun ardından karayı ilk defa görmek gibi."
-Ben seni 2017 yılında, sözsüz müziğinde kelimelere sığınmaya ihtiyaç duymadan, sadece enstrümanlarını konuşturarak bir hikaye anlatmayı etkileyici bir şekilde başarman ile tanıdım. Bu şarkıda enstrümanlar sence aralarında nasıl bir diyalog kuruyor, neyden bahsediyorlar?
"Evet, Destroy Earth’ün ilk albümünü yaparken kelime, şarkı sözü ya da insan sesi kullanmak aklımıza bile gelmemişti. Albümü Ozan Çanak’la beraber yapmıştık, o düşünmüştür kesin. Benim için bazen bir şeyler çalmak, kelimelerle bir şey anlatmaktan daha kolay oluyor. En azından daha az kısıtlama ve önyargıya tabi.""
-Avocado Slim’i hangi filme ya da sahneye bir soundtrack olarak yakıştırırdınız?
"Hiçbir fikrim yok, bildiğim filmler soundtrackleriyle birlikte güzel. Onları değiştirmek istemem. Sence en çok hangi film ya da sahneye yakışır?"
Çağla: Avocado Slim'in dreamy ve mistik yapısı bence bir David Lynch filminin ağır olmayan sahnelerine uyardı. Aklıma Mullholand Drive'daki araba sahnesi geldi. Özellikle 1.26 ve sonrası Lynch'in kendi yarattığı hafif psychedelic tonlara da uyuyor. Sanki bir bulanık rüyadaymışız gibi... 1962 yapımlı ‘El ángel exterminador’ filmindeki burjuvazi sınıfının sefaletine de çok uyan bir parça olurdu. Arkadaşım da Haneke'nin The Seventh Continent filminde gittikçe yoğunlaşan bir beklenti ve pus olduğu için bu filmin esrar anına çok yakışacağını söyledi.
-Son olarak bu projede en çok hangi kısımdan zevk aldınız?
Kesinlikle banyoda trombon kaydetmek. Hazal çok uzun yıllar klasik trombon okumuş, Hollanda Kraliyet Konservatuvarında bile yıllarını geçirmiş. Ama sonrasında hayatının bir dönemi öğrendiklerini unutmak, “düzgünlüğü” bozmak icin trombona dokunmamış. “Doğru” kabul edilen yerine kendi doğrularına yönelmiş. Bu yüzden kaydı yaparken, özlem dolu bir merhaba, hem de huzurlu bir veda gördüm. Şarkıyı her dinlediğimde de bu duyguları tekrar buluyorum. Ayrıca çamaşır makinesi üzerine bilgisayar ve ses kartı koyup, klozetin üstüne oturmak en konforlu şey değildi ama sonuç beklediğimden de iyi oldu.
Bu zevkli röportaj için Dehan'a çok teşekkür ederim. Astro.Dehan ve Hazal Döleneken'in Avocado Slim parçasıyla yarattıkları büyülü atmosfer ve yürekten gelen ifadeleri deneysel müziğe olan açlığımızı doyurdu. Müziğiyle duygusal bir bağ kurmayı başaran, kusursuz bir uyum sergileyen bu ikilinin gelecekte neler yapacaklarını merakla bekliyorum, bizimle bu şarkı hakkındaki düşüncelerinizi paylaşmayı unutmayın!
Comments